Biz ekip arkadaşlarımla birlikte dergimizi yapmaya karar verdiğimizde çok araştırmıştık. Nasıl bir dergi yapalım ki daha önce denenmemiş, yapılmamış, herkesin ilgisini çekebilecek, ileri bir yayın olsun diye... Aylarca çalıştık ve sonuçta ortaya çıkan dergi istediğimiz gibi oldu, içimize sindi ama hala hergün, özellikle teknik ekimibimizle birlikte daha nasıl geliştirebiliriz diye çalışıyoruz. Bugün blogları dolaşırken bu videoya rastladım. Buradan canım teknik ekibime sesleniyorum; Boraaaaa, Sıtkııııı, daha çok çalışmamız lazım çoook:))
31 Ekim 2011 Pazartesi
Bora ve Sıtkı bu mesaj sizeeee:)
Benim bir de e-dergim var biliyorsunuz.
Biz ekip arkadaşlarımla birlikte dergimizi yapmaya karar verdiğimizde çok araştırmıştık. Nasıl bir dergi yapalım ki daha önce denenmemiş, yapılmamış, herkesin ilgisini çekebilecek, ileri bir yayın olsun diye... Aylarca çalıştık ve sonuçta ortaya çıkan dergi istediğimiz gibi oldu, içimize sindi ama hala hergün, özellikle teknik ekimibimizle birlikte daha nasıl geliştirebiliriz diye çalışıyoruz. Bugün blogları dolaşırken bu videoya rastladım. Buradan canım teknik ekibime sesleniyorum; Boraaaaa, Sıtkııııı, daha çok çalışmamız lazım çoook:))
Biz ekip arkadaşlarımla birlikte dergimizi yapmaya karar verdiğimizde çok araştırmıştık. Nasıl bir dergi yapalım ki daha önce denenmemiş, yapılmamış, herkesin ilgisini çekebilecek, ileri bir yayın olsun diye... Aylarca çalıştık ve sonuçta ortaya çıkan dergi istediğimiz gibi oldu, içimize sindi ama hala hergün, özellikle teknik ekimibimizle birlikte daha nasıl geliştirebiliriz diye çalışıyoruz. Bugün blogları dolaşırken bu videoya rastladım. Buradan canım teknik ekibime sesleniyorum; Boraaaaa, Sıtkııııı, daha çok çalışmamız lazım çoook:))
29 Ekim 2011 Cumartesi
Depremde Twitter güçlendi, Facebook sınıfta kaldı...
Geçtiğimiz iki hafta milletçe çok zor günler geçirdik. Şehitlerimiz, Van depremi derken, ülke olarak bir sınavdan geçtiğimizi düşünüyorum. Bu arada hepimizin şahit olduğu gibi, sosyal medya felaket günlerimizin baş kahramanı oldu. O zor günlerde kendi içinde büyüdü, büyüdükçe kenetlendi, kenetlendikçe gücü arttı, gücü arttıkça yardımlaşma ağı ve etkisi maksimuma çıktı. Twitter sayesinde göçük altından vatandaşlarımız kurtarıldı, en acil ihtiyaçlar hızla belirlendi, büyük organizasyonlarla kolilenip tırlara yüklenerek ihtiyaç sahiplerine ulaşıldı, büyük markalara yardım göndermesi için baskılar uygulandı ve neticeleri alındı, üstelik Van'a gidilip yerlerine ulaşıp ulaşmadığı kontrol edildi. Bir nevi devletin rolünü üstlendi Twitter ahalisi. Logosunda kuş olması tesadüf mü bilmem, kuş gibi uçtu ihtiyacı olanların yanına. Bundan da tam not aldı bence. Gözlemlediğim bir diğer şey ise şuydu; Twitter zor zamanlarda birbirine kenetlenip arı gibi çalışırken, Facebook oturduğu yerden kopyala yapıştır yaparak ve özlü sözler paylaşarak atıl bir platform olmaktan ileri gidemedi. Zamanın durduğu ve herkesin deprem harici neredeyse hiçbir şeyden bahsetmediği birkaç gün boyunca Twitterda günlük hayatından söz edenler neredeyse aforoz edilirken, Facebook'ta herkes eğlence dolu gecelerini yayınlamaya devam etti. Bu iki sosyal medya platformu arasındaki farkı da böylece net şekilde anlamış olduk. Fazla söze gerek yok; Twitter büyüksün!
Bugün 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı... Herkesin bayramı kutlu olsun. Devletimiz kutlamaları iptal etti ama ben yüce Twitter'ın büyük bir kitleyi toplayarak, coşkulu, neşeli, örnek bir hareketle Türkiye'ye layık bir kutlama yapacağına eminim.
Bugün 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı... Herkesin bayramı kutlu olsun. Devletimiz kutlamaları iptal etti ama ben yüce Twitter'ın büyük bir kitleyi toplayarak, coşkulu, neşeli, örnek bir hareketle Türkiye'ye layık bir kutlama yapacağına eminim.
20 Ekim 2011 Perşembe
17 Ekim 2011 Pazartesi
Kurtlarınızı dökmek için bir seyahat önerisi...
Oktoberfest, Münih, Almanya
Sonbahar'da belki sıcak kumsallarda denize giremez ya da kış sporları yapabileceğiniz bir tatile gidemezsiniz ama en hüzünlü mevsim olan sonbaharda, alternatif seyahatlerle hayatınızı renklendirebilirsiniz. Mesela Almanya'daki en çok içilen festival olan Oktoberfest’e katılabilirsiniz. Kökleri Kraliyet Prensi Ludwig ve Therasa’nın evlilik törenlerine kadar dayanan Oktoberfest, 170 yıldan beri kutlanıyor. Pek çok bira, sosis, harika müzik ve diğer aktivitelerle kurtlarınızı dökmek isterseniz rotanızı Münih'e çevirin...
11 Ekim 2011 Salı
Modaya meydan okuyanlar buluşacak...
Bu hafta enteresan bir etkinlik var millet. Modanın dayattıklarını uygulamayan, kendine özgü stillerini yaratanlar Sony Ericsson Xperia Ray’in “Modaya Meydan Oku” partisinde bir araya gelecek.
Alexander Kokoskeriya
Xperia Ray, 13 Ekim’de Alexander Kokoskeriya’nın hazırladığı özel bir kreasyonla birlikte tüketicilere sunulacak. The Hall’da gerçekleştirilecek özel etkinlikte dress code “Kendi tarzını yarat, modaya meydan oku” olarak belirlendi. Geceye katılacak çok sayıda ünlü şimdiden ne giyeceğini planlamaya başladı.
Benden size öneri, partiye gitmeden bunları mutlaka okuyun ki hem riske girmeyin hem de kendi tarzınızı tekrar gözden geçirin. Devir değişti, çağa ayak uydurun...
Xperia Ray, stil manifestosunda şöyle diyor:
Modaya meydan okumak;
1. Modanın başkaları tarafından değil, kişinin kendi tarzı ile belirlendiğine inanmaktır.
2. Dergilere bakmadan alışveriş yapabilmektir.
3. Kalın kemer modayken ince kemer takabilmektir.
4. Siyah ile kahverengiyi yakıştırabilmektir.
5. Makyaj stilini veya saç rengini yılın modasına göre değiştirmemektir.
6. Siyahı risk almamak için değil, tarzı olduğu için giymektir.
7. Şalvarı moda olmadığında da giyebilmektir.
8. Minimalist evine moda olduğu için varaklı ayna asmamaktır.
9. Mayıs ayında hava güneşliyken kar botu giymemektir.
10. Elektronik cihazları ihtiyaç duymadığı halde salt moda olduğu için satın almamaktır.
11. Oturacağı semti modaya göre seçmemektir.
12. Düğüne giderken topuz yaptırmak zorunda hissetmemektir (bkz: madde 5).
13. Herkeste olan değil, kimsede olmayanı beğenmektir.
14. Saçını modaya göre değil, yüz şekline göre kestirmektir.
15. Roze şarabı “çok trendy” olduğu için içmemektir.
16. Ne giyeceğini seçene kadar arkadaşının hayatını cehenneme çevirmemektir.
17. Spor ayakkabı markasını trende göre değil, tarzına göre belirlemektir.
18. Hava atmak için değil, bir anlamı olduğu için dövme yaptırmaktır.
19. Küpe ve piercing’i simge olduğu için değil, özgün olmak için takmaktır.
20. Kol düğmesini şarkıda geçtiği için değil, bir ritüel olduğu için kullanmaktır.
21. Dağınık saç ile dışarı çıkabilmek için yarım saati ayna karşısında geçirmemektir.
22. Birinde görüp özendiği için değil, gerçekten doğa dostu olduğu için bambu sahibi olmaktır.
23. Dekorasyonda mağaza kataloglarına bağlı kalmamaktır (bkz: madde 8).
24. Markaya bağımlı kalmadan yakışanı giyebilmektir.
25. Modaya göre yaşamadan, kendi modanı yaratmaktır.
Alexander Kokoskeriya
Xperia Ray, 13 Ekim’de Alexander Kokoskeriya’nın hazırladığı özel bir kreasyonla birlikte tüketicilere sunulacak. The Hall’da gerçekleştirilecek özel etkinlikte dress code “Kendi tarzını yarat, modaya meydan oku” olarak belirlendi. Geceye katılacak çok sayıda ünlü şimdiden ne giyeceğini planlamaya başladı.
Benden size öneri, partiye gitmeden bunları mutlaka okuyun ki hem riske girmeyin hem de kendi tarzınızı tekrar gözden geçirin. Devir değişti, çağa ayak uydurun...
Xperia Ray, stil manifestosunda şöyle diyor:
Modaya meydan okumak;
1. Modanın başkaları tarafından değil, kişinin kendi tarzı ile belirlendiğine inanmaktır.
2. Dergilere bakmadan alışveriş yapabilmektir.
3. Kalın kemer modayken ince kemer takabilmektir.
4. Siyah ile kahverengiyi yakıştırabilmektir.
5. Makyaj stilini veya saç rengini yılın modasına göre değiştirmemektir.
6. Siyahı risk almamak için değil, tarzı olduğu için giymektir.
7. Şalvarı moda olmadığında da giyebilmektir.
8. Minimalist evine moda olduğu için varaklı ayna asmamaktır.
9. Mayıs ayında hava güneşliyken kar botu giymemektir.
10. Elektronik cihazları ihtiyaç duymadığı halde salt moda olduğu için satın almamaktır.
11. Oturacağı semti modaya göre seçmemektir.
12. Düğüne giderken topuz yaptırmak zorunda hissetmemektir (bkz: madde 5).
13. Herkeste olan değil, kimsede olmayanı beğenmektir.
14. Saçını modaya göre değil, yüz şekline göre kestirmektir.
15. Roze şarabı “çok trendy” olduğu için içmemektir.
16. Ne giyeceğini seçene kadar arkadaşının hayatını cehenneme çevirmemektir.
17. Spor ayakkabı markasını trende göre değil, tarzına göre belirlemektir.
18. Hava atmak için değil, bir anlamı olduğu için dövme yaptırmaktır.
19. Küpe ve piercing’i simge olduğu için değil, özgün olmak için takmaktır.
20. Kol düğmesini şarkıda geçtiği için değil, bir ritüel olduğu için kullanmaktır.
21. Dağınık saç ile dışarı çıkabilmek için yarım saati ayna karşısında geçirmemektir.
22. Birinde görüp özendiği için değil, gerçekten doğa dostu olduğu için bambu sahibi olmaktır.
23. Dekorasyonda mağaza kataloglarına bağlı kalmamaktır (bkz: madde 8).
24. Markaya bağımlı kalmadan yakışanı giyebilmektir.
25. Modaya göre yaşamadan, kendi modanı yaratmaktır.
10 Ekim 2011 Pazartesi
Bloggerlardan beklentim Başbakanlık makamına geçmeleri
Devir bloggerların devri. Dur durak bilmiyorlar, nereye baksam onları görüyorum. Tüm defilelerde, event'lerde, organizasyon ve davetlerde, açılışlarda, partilerde herrr yerde onlar var. Geçen gün ne yapmışlar biliyor musunuz? Bir defilenin stylingine soyunmuşlar, henüz neticeyi görmedim ama eminim onun da hakkını vermişlerdir. Bu kadar enerjiyi nereden buluyorlar diye herkes merak içinde. O kadar severek yapıyorlar ki işlerini, tüm enerji ve başarı buradan geliyor. İş demek yanlış aslında çünkü blogları onların hayatları olmuş. Vallahi bravo hepsine. İlerleyen dönemlerde nerelerde göreceğiz onları merak ediyorum. Recep Tayyip Erdoğan'ı bir günlüğüne de olsa makamından indirip yerine geçmelerinden korkuyorum:) Bunun onlar için zor olduğunu sanmıyorum ya...
7 Ekim 2011 Cuma
HÜLYA AVŞAR HALA FISTIK GİBİ
Avşar kızının Türk sineması bir yana Türk medyası ve magazin hayatındaki önemi büyük. Onun her yaptığı olay oluyor. Her attığı adım, televizyon programı, yaşadığı aşklar, sivri dili her zaman büyük malzeme. Bunun yanında güzelliği ile bence hala rakipsiz. Pepsi reklamı için kamera karşısına geçmiş ve yine güzelliğini konuşturmuş...
6 Ekim 2011 Perşembe
AKLIMDAYKEN...
IFW'i izlerken aldığım notların arasında kalmış, unutmuşum. Defileler boyunca 3 şarkıyı not etmişim mutlaka buraya yazmak üzere. Bir defilenin müzikleri ne kadar önemli. Hem koleksiyonla örtüşen hem de izleyenleri havaya sokan bir parça olursa işte böyle unutulmuyor. IFW'i sallayan 3 şarkı bence şunlardı;
Niyazi Erdoğan
Björk-Crystalline (Omar Souleyman Remix)
Niyazi Erdoğan
Björk-Crystalline (Omar Souleyman Remix)
Tween
Morgan Page ft. Lissie-The Longest Road (Deadmau5 Remix)
Jale Hürdoğan
Blondie-Call me
GÜLE GÜLE STEVE JOBS
|
|
*Apple'ın ilk başarılı kişisel bilgisayarlarından biri olan Apple II 1977 yılında piyasaya sürüldü. 1980 yılında Jobs, artık milyoner biriydi. İki yıl sonra Apple'ın satış rakamları 1 milyar doları buldu.
*Apple, 1984 yılında grafiksel kullanıcı arayüze sahip Macintosh bilgisayarı kullanıma sundu.
*Steve jobs, 1985 yılında dönemin Appel CEO'su John Sculley ile olan anlaşmazlığı yüzünden Apple'dan ayrıldı. Wozniak da istifa etti.
*Apple, NeXT'i 430 milyon dolara aldıktan sonra Jobs 1997 yılında Apple'a danışman olarak geri döndü.
Apple, 1998 yılında modern görünümlü iMac bilgisayarı piyasaya sürdü. iMac Apple'ın talihini döndürdü ve Jobs iki yıl sonra 2000 yılında Apple'ın CEO'su oldu.
*iTunes Store 2003 yılında hizmete girdi. Apple iTunes Store ile dünyanın en büyük müzik piyasasının sahibi oldu.
Apple, akıllı telefon olarak bilinen iPhone'u 2007 yılında piyasaya sürdü ve şu anda dünyanın en karlı telefon üreticisi konumuna geldi. iPhone Apple'ın en fazla satan ürünü olurken, şirket ise dünyanın en büyük akıllı telefon satıcısı oldu.
*Jobs, en son 2010 yılında tablet bilgisayar iPad'ı dünyaya tanıttı.
*Macintosh bilgisayarlar dahil Apple'ın ürünlerinin arkasındaki itici güç olarak görülen Jobs, 2004 yılında pankreas kanseri tedavisi gördü. Jobs'a 2009 yılında da karaciğer nakli yapıldı.
*Jobs'un yönetiminde Apple, petrol şirketi Exxon'dan sonra ABD'deki en değerli ikinci şirket haline geldi.
Jobs, Ağustos ayında sağlık sorunları nedeniyle Apple'ın üst yöneticiliği (CEO) görevinden istifa etmişti. Apple'ı dünyanın en büyük şirketlerinden biri haline getiren yaratıcı güç olarak görülen Jobs, yerini sağ kolu olarak bilinen Tim Cook'a bırakmıştı...
İşte hikaye böyle...
İşte hikaye böyle...
Yıllardır tüm teknolojik gelişmeleriyle bizi kendine bir kez daha hayran bırakan teknolojnin babası, biz iphone 5'in tanıtım konuşmasında yine seni görmeyi ve dinlemeyi ümid ediyorduk kısmet olmadı. Güle güle git...
5 Ekim 2011 Çarşamba
BLOGGER DÜNYASININ KÜÇÜK DEVİ
Küçük moda devi Tavi Gevinson |
2008 yılının Mart ayında henüz 11 yaşındayken başlattığı blog sayesinde yeri yerinden oynatan bu genç kız Karl Lagarfield’den Anna Wintour’a, birçok otorite tarafından tanınıyor. |
Henüz 11 yaşında can sıkıntısından kurduğu blog’unda yer verdiği çizimler, kolaj ve yorumlar, moda eleştirmenlerinin kısa zamanda ilgisini çekti. Günde 50 binin üstünde ziyaretçisi olan the style rookie adlı blog’u sayesinde küçük Ravi moda dünyasında devleşti. İlk kez Rodarte tarafından fark edilen ve blog’unu okuyan Kate and Laura Mulleavy tarafından keşfedilen ve 2008 sonbahar koleksiyonundan bir tayt yollayan Rodarte kardeşler içn Tavi’yi ilk keşfedenler diyebiliriz. |
Chicago’nun bir kasabasında sakin yaşamına rağmen bu kadar ses getiren küçük Tavi okulundan bir hafta izin alarak babasının gözetiminde NY fashion week’i izlemeye NY’a gelen Ravi artık bu showları en ön sıradan izliyor. Times gazetesinden Fransız Vogue’u gibi birçok moda konusunda otorite olan dergiye şimdiden kapak ya da konu olan bu ufak tefek kız moda dünyasında artık en çok konuşulan kişilerinden biri oldu bile. Başarısını farklı moda anlayışına borçlu olan Ravi, bazı sınıf arkadaşlarının onun giyim tarzını hiç anlamadıklarını söylüyor. |
SOSYAL MEDYANIN GÜCÜ BİR KEZ DAHA ONAYLANDI!
Geçtiğimiz haftadan beri "Bize İyi Kalbin Gerek" projesini ve yarattığı etkiyi izliyorum... Eminim hepiniz haberdarsınız ama ben yine de bilmeme ihtimalinize karşı bir özet geçeyim;
Hepsi farklı karakterlere, farklı dünyalara, farklı bakış açılarına sahip, ortak noktaları “bitmek tükenmek bilmeyen paylaşma aşkı” olan bloggerlar, geçtiğimiz hafta ortak bir amaç için bir araya geldiler. Profesyonel blog yazarları Miray Uçar ve Styleboom tarafından “SorumluBlog” Sosyal Sorumluluk Projesi kapsamında HIV/AIDS’e dikkat çekmek amacıyla bir serge oluşturuldu. İsmi; Bize iyi kalbin gerek… Fotoğraf Sanatçısı Dilan Bozyel tarafından görüntülenen 20 Sosyal Medya yazarı projeye katkıda bulundu. Hepsi birbirinden farklı 20 karakter tek bir amaç için kamera karşısına geçti. Kimi bebek sahibi olacak bir HIV Pozitif taşıyıcısını temsil etti kimi de, HIV pozitifle yaşayanların da evlenebileceğini vurgulamak için üzerine gelinliğini geçirdi. Bu karelerin hepsi ayrımcılığa yer olmayan tek bir piknik örtüsünün üzerinde gerçekleşti.
Böyle kutsal bir sorumluluk projesinde bir araya gelen bloggerlar, ön yargıların yıkılarak HIV/AIDS ile yaşayan insanların hayat kaliltelerini arttırabilmek adına projeye destek verdiler. Geçen haftadan beri izliyorum da gerçekten sosyal medyanın gücünü, bloggerların etkisini bir kez daha onayladım kendi kendime; geleceğin en kuvvetli PR silahı sosyal medyadır…
Böyle kutsal bir sorumluluk projesinde bir araya gelen bloggerlar, ön yargıların yıkılarak HIV/AIDS ile yaşayan insanların hayat kaliltelerini arttırabilmek adına projeye destek verdiler. Geçen haftadan beri izliyorum da gerçekten sosyal medyanın gücünü, bloggerların etkisini bir kez daha onayladım kendi kendime; geleceğin en kuvvetli PR silahı sosyal medyadır…
LUXURY SHOPPERS
LUXURY SHOPPERS iki stil danışmanının blogu.
Alışveriş, yeme, içme, defileler her şey var bu blogda. Şık ve elegan tarzlarıyla diğer moda bloglarından biraz daha farklılar. Blogu gezerken lüksün kokusunu alıyorsunuz... http://www.luxuryshoppers.net/
Alışveriş, yeme, içme, defileler her şey var bu blogda. Şık ve elegan tarzlarıyla diğer moda bloglarından biraz daha farklılar. Blogu gezerken lüksün kokusunu alıyorsunuz... http://www.luxuryshoppers.net/
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)