13 Aralık 2011 Salı

Aret Vartanyan'ın ışığını takip edin.

Dün Aret Vartanyan ile röportaja gittim. Aslında röportaja değil tanışmaya... İlk tanıştığımda röportaj yapmayı sevmiyorum. Özellikle anlatacak çok şeyi olan, derya deniz insanlar olunca. Önce tanımak, sonra sohbet etmek, bir başka gün bir kahve içmek ve kişiyi kendi gözümde konumlandırdığım yerden fotoğraflarını çekip, röportajını yapmak istiyorum. Tabi her ünlü, her zaman bu kadar vakit ayırıyor mu? Hayır:)

Önce Aret Vartanyan'ı tanımayanlar için kısa bir özet geçeyim;
Yazar ve kişisel dönüşüm uzmanı olan Aret Bey, Yaşam Atölyesi adını verdiği ve dünyada bir zincir haline getirmek üzere yola çıktığı sınıflarda, başta "kendin olmayı" sonra "ne istediğini" ortaya çıkarmana yardımcı oluyor sonra da "buna nasıl ulaşacağını" ve bu yolda mutlu-mesut önümüze çıkan engelleri hooop diye nasıl aşacağımıza dair bize ışık tutuyor. Aslında sınıf denemez, bu güzel odalar evinizin sıcacık odası gibi döşenmiş, katılımcılarla da daha ilk dersten aile gibi oluyorsunuz.
Aret Vartanyan'ı ziyaret ettiğim gün (yani dün) şansıma akşamına bir toplantı vardı. Bu toplantı; 12'şer hafta süren derslerin içeriği (aslında ders değil de sohbet desek daha doğru olur), bu sohbetlerde neler konuşulacağı, Yaşam Atölyesi'nin size nasıl ve hangi konularda ışık tutacağının kısa bir özetiydi. O sıcacık odada toplanan 15 kişi, nefes almadan 2 saat boyunca Aret Bey'i dinledi... 12 haftalık bir eğitimin 2 saatlik özetinden bende kalanlar;
Nasılda geçip gitti seneler hiçbir şey anlamadık diyenler genellikle "an"ı değil, dün, bugün ve yarını birlikte yaşayanlar. Keşkeler, pişmanlıklar ve korkularla yani... Halbuki hayat "an"dır. Bunu nasıl yakalayacaksınız, dünden ve yarından nasıl kurtulacaksınız işte bunun formulü 12 haftalık sohbetlerde saklı...
 Başarı görecelidir.. Mesela anneme göre ben İngilizce öğretmeni olsaydım, belli saatlerde okuluma gidip gelseydim ve döpiyesler giyseydim çok başarılı olmuş olacaktım:) Aret Vartanyan ise başarının mutlak tanımını şöyle yaptı; sizden beklenmeyen şeyi yapmak başarıdır. Mesela Ferrarisini satıp bilge olmak da, Hakkari'den çıkıp Oxford da okumak da hep beklenmeyen gelişmelerdir. Bunlar kesinlikle başarıdır. İlginç bir yaklaşım değil mi...
Aret Vartanyan bir ışık. Gerçekten ışık saçıyor. Enerjik hatta hiperaktif bir adam. Çok olumlu, sıcak, samimi, doğal, neşeli, espritüel... Hızlı, hemen harekete geçiyor. Bu da onun hızla yol almasını sağlıyor. Seneler evvel kendisi ile ilgili kurduğu kariyer planı neredeyse 5 yıl önden gidiyor. Ayrıca saydığım tüm bu özelliklerden dolayı, sizin hayatınızı da alıp yoğurması için emanet edebilecek kadar güven veriyor...
Tabi bu işler hemen hop diye olmuyor. Gerçekten emek vermek gerek. Kendi işlerimize günde minimum 8 saat ayırdığımızı düşünürsek, hayattaki en büyük mutluluk kaynağımızı sağlayacak "kişisel gelişimimize" haftada 2 saat ayırmak sanırım çok değil...
Neyse Aret Bey'e doyum olmaz.. Onunla röportajdan sonra daha fazla veri ve bilgiyle geleceğim. Şimdilik bu kadar. Bu ışığı takipte kalın...
Aaaa neredeyse unutuyordum son birşey; Aret Vartanyan'a en uzak hedefini sordum; Türkiye'nin Barack Obama'sı olmak dedi... Helal olsun, olur mu olur:)))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder