30 Kasım 2011 Çarşamba

Harbiden yiyor:)


Size bu sabah keşfettiğim bir blogdan söz etmek istiyorum. Yemeye içmeye düşkün olanların bir hayli keyif alacakları ve bilgilenecekleri bir blog. Blogger yediği içtiği her şeyi bloguna taşıyor ve bizimle paylaşıyor. Öyle herşeyi de yemiyor ama çok seçici.
Fatih'te Büryan nerede yenir, sıcak Arnavut ciğeri nerede iyidir, İtalya'da en iyi makarnayı nerede yersin, İzmir Kordon'da dil balığı yemek için mutlaka gitmeniz gereken adres... gibi damak tadına düşkün herkesin ilgisini çekecek önerilerle dolu bir site hazırlamış. Bana da keşfedip sizinle paylaşmak kalmış.
Ben bugün Fatih'te büryan yemeye gidiyorum mesela. Size de kılavuz olsun umarım... Görüşürüz:)


29 Kasım 2011 Salı

Obezite ameliyatıyla gelen bloggerlık serüveni

Senem Çabuk İki blog sahibi. Biri obeziteyle ilgi ona buradan bakabilirsiniz. Diğeri de yemek blogu. Ona da buradan bakabilirsiniz.. Senem'in blog macerasının enteresan bir başlangıcı var; obezite ameliyatı... 
Dilerseniz hikayeyi kendi ağzından dinleyelim...


Nereden çıktı blog yazma fikri ve ne zamandan beri bloggersınız?
Öncelikle ben obezite ameliyatı olduğum için ilk önce bununla ilgili bir blog kurdum. 1 sene oldu blog kuralı. Ameliyatla ilgili cerrahların kendi sitelerinle bu ameliyatlar yazıyordu ama çok tıbbi anlatımlıydı. Bana yaşamış bu ameliyatı olmuş gün gün ne yapmış uzun süre etkileri nasılmış cisnsinden sorular soracağım bir site bulamadığım için kendim yapmaya karar verdim.
Yemek blogumuda bu blogumdan çok kısa süre sonra açtım Mart 21'de o da 1 sene olacak. Onu da içimdeki yemek yapma aşkı her zaman vardı, hayalim şef olmaktı ama olmadı. Reyhanlaherşey blogunda gördüğüm bir yazı sayesinde başladı yemek blogu. Sütlaç tarifi istiyordu ben de o gün yapıp ölçüp yazmıştım. Sonra da neden yemek blogu açmıyorum deyip başladım.
Bloggerlıktan para kazanıyor musunuz?
Bu işten para kazanmıyorum. Hatta şu an hiçbir şeyden para kazanmıyorum:( Bu işten para kazanılabiliyor mu onu da hiç bilmiyorum. Çünkü kimse söylemiyor.( Reyhanla herşey hariç )
Sizce bloggerlık ike hayat idame ettirilebilir mi?
Şu an ettiremem diye düşünüyorum ama çok güzel ettirenler var.
Diğer bloggerlar ile ve takipçilerinizle arkadaşlık kuruyor musunuz?
Hem de nasıl arkadaşız. Zaman zaman arıyoruz birbirimizi. Dışarıda görüştüklerimiz var. Birinin sıkıntısı olsa kendi adıma telefonunu isteyip arıyorum da. Şimdilik güzel ilişkiler içerisindeyiz.
Bloggerlar birbirine destek mi köstek mi sizce?
Hepsi değil tabiiki ama bu işi sponsorlu yapanların bir çoğu istemiyor senin birşey yapmanı. Sahte mail adresleriyle beni uyaran da oldu. Ya da arkadaşlarıma danıştığımda ''Aman şu bloga dikkat et onun sponsoruna dokunma tepki alırsın '' diye uyarıldığımı bilirim. Bir de bazı bloggerlar sponsorlarını uyararak etkinliklerden sizi mahrum ettirebiliyor. Özellikle PR şirketleri ile bloggerlar inanılmaz arkadaşlık kurmuşlar. Bunun avantajlarını çok güzel yaşıyorlar. En basiti bir marka yarışma açıyor senin haberin bile olmuyor. Her sene belli gruplar dönüşümlü katılıyorlar... Bunlar şehir efsanesi değil gerçek!


Bloggerlar'ın kıyasıya rekabetini yaşayanlar anlatıyor...


Reyhan'la Her Şey sitesinin blogger'ına; blog hayatını, sosyal medyayı, bloggerlar arasında son zamanlarda olan biteni sordum o da tüm samimiyetiyle cevapladı... Özellikle bloggerlar arasında geçen kıyasıya rekabet hakkındaki düşüncelerini ve yaşadıklarını mutlaka okuyun... Röportajı okuduktan sonra siteye de mutlaka göz atın:)
Blogunu buradan gezebilirsiniz... 

Ne zamandan beri blog yazıyorsunuz?
27 Aralık 2009’ dan beri..
Bloggerlık bir meslek olabilir mi sizce? Yani hayatınızı bununla idame ettirebilir misiniz?
Günümüzde blogger olmak çok popüler gibi görünse de şimdilik bir meslek olması zor gibi görünüyor, bu bağlamda hayatımı bloggerlık ile idame ettiremem, ettiren de yoktur diye bir düşünceye sahibim. Ama gelecek sürprizler de getirebilir..
Kaç takipçiniz var?
An itibariyle 953
Onlarla buluşup görüşüyor musunuz?
Henüz görüşmek kısmet olmadı.
Peki ya bloggerlar ile?
Sıkı iletişim içerisinde olduğum blogger dostlarım var. Onlardan da henüz sadece biriyle görüştüm, çok da sevdim, 40 yıllık dost gibiydik ilk karşılaşmamızda. Diğer birkaç dostla da hiç görüşmedik ama telefon ile sıkı irtibatımız vardır. Zamanın karşıma daha pek çok dost blogger çıkaracağından çok eminim.
Bloggerlar arasında kıyasıya bir rekabet görüyoruz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Bu rekabetin farkındayım ancak anlamakta açıkcası zorluk çekiyorum, neyi paylaşamıyoruz bilemiyorum. Blogum benim için iyi bir kaçış noktasıdır. Hobi olarak blog yazmaktayım, blogumda yazdıklarım ve bulunduğum paylaşımlar beni rahatlatmaktadır. Dolayısıyla birileriyle rekabete girerek kendimi strese sokacağıma blogumu kapatırım daha evladır. Katıldığım ilk blogger etkinliğinde nasıl da heyecanlıydım, bir sürü bloggerla tanışacak, yeni dostluklara yelken açacaktım. Ama hayal kırıklığı yaşadım. Kimse kimseye sormuyordu bile senin blogun hangisi diye.. Birbirlerini tanıyanlar grup olmuşlardı. Şimdilerde ise hiç hoş duyumlar almıyorum, yok o firma benim sponsorum sen o firmayla ilgili yazı yazamazsın vs. şeklinde bloggerlara mailler atmalar, yok falanca bloggerları etkinliklere davet etmeyin diye PR şirketlerine baskılar.. Benim anlamadığım PR şirketlerinin buna nasıl göz yumduğudur. Acaba firmaların bu parsel işinden haberi var mıdır? 
Her şey bir yana blog yazmaktan son derece mutluyum, dost bloggerlara da her zaman kapım açıktır, elimden gelebilecek olan bir şey varsa da bir blogger dostumdan asla esirgemem, esirgemeyen blogger dostlara sahip olmak ise mutlu kılıyor beni.
Sosyal medyayı aktif kullanıyor musunuz?
Kesinlikle evet... Hatta bir sosyal medya bağımlısı olduğumu da itiraf edebilirm.
Sosyal medyanın gücü hakkında ne düşünüyorsunuz?
Pozitif yönde kullanıldığı sürece güç sosyal medyanındır. En son örnek Van depremi. Sosyal medyanın en etkin gücü orada kendini belli etti. Güzel organizasyonlar oldu. Ve ben bundan gurur duydum.



.

Bloggerlar bunu mutlaka okuyun!


Geçen gün bloggerlar arasındaki kıyasıya rekabet sonucu ortaya çıkan bir takım çekişmelerden bahsetmiştim. Buradan bakabilirsiniz. Bu konu ile ilgili o kadar çok yorum aldım ki. Meğer ne dertliymiş bloggerlar. Şimdi tüm bloggerlara tekrar seslenmek istiyorum. Eğer sizin de PR ve reklam ajanslarıyla ilgili veya diğer bloggerlar ile ilgili bu konuda olumlu ya da olumsuz fikirleriniz veya bizzat yaşadıklarınız varsa bana yazın hep birlikte paylaşalım. Maksadım ortalığı kızıştırmak değil. Blog yazmaya yeni başlamış veya kendi halinde, etliye sütlüye dokunmadan blog yazan ancak başka bloggerlar tarafından dışlanan veya önü kesilmeye çalışılan birçok blogger olduğunu gördüm. Bu durum gerçekten can sıkıcı. Çünkü blogların temel felsefesi nedir; özgürlük... Özgürce yazmak, özgürce fikir paylaşmak, özgürce hareket edebilmek. Bir başka bloggerın hareket alanını kısıtlamak bloggerlık felsefesine uymaz!

info@freemag.com.tr adresine bu konudaki yorumlarınızı bekliyorum...

.

28 Kasım 2011 Pazartesi

Ufkunuzu açın...


http://www.freemag.com.tr/ adresinde bir blog indexim var artık hepiniz biliyorsunuz. Şimdilik sadece yerli blogları giriyorum. Belki ileride yabancı bloglardan oluşan bir grup da oluşturabilirim. Ama beğendiğim ve mutlaka görmenizi istediğim yabancı blogları da buradan paylaşıyorum sizlerle. Mesela bu blogu kaçırmayın. Çok parlak fikirler ve değişik önerilerle dolu. Yaratıcılığınızın tıkandığı noktada imdadınıza yetişecek bir kılavuz... Mutfak, dekorasyon, güzellik ve pek çok konuda ufkunuzu açacak göreceksiniz:)








Yasemin'in yolunda neler gerek?


Yasemin Topoğlu eski bir gazeteci, şimdilerde çeşitli dergilere freelance editörlük yapıyor. Yasemin Yolunda Gerek isimli blogunda; mesleği gereği veya şahsi isteğiyle; gezdiği yerleri, gördüklerini, duyduklarını, tattıklarını, beğendikleri veya beğenmediklerini, seyrettiklerini, okuduklarını kısacası kendi hayatının özetini bulabilirsiniz. Bir gazetecinin gözünden dünyada olup bitenleri izlemek etmek isterseniz mutlaka takibe alın... http://yaseminyolundagerek.blogspot.com/


Yasemin Topoğlu'nun blog ve bloggerlık hayatına kısaca bir göz atalım isterseniz...

Ne zamandan beri bloggersın?
Açıkçası yıllanmış bir bloggerım demeyi çok isterdim ama bu dünyada daha çok yeniyim. Ağustos ayından beri ben de kendimi artık bir blogger ve blog yazarı olarak lanse ediyorum.
Gerçek mesleğin ne? Nereden para kazanıyorsun yani...
Asıl mesleğim gazetecilik, 16 yılı geride bıraktım. Şu an freelance olarak all decor dergisine çalışıyorum ve Shine of the Fashion dergisinin editörlüğünü yapıyorum.
Blogunun sana ne gibi faydaları oluyor?
Öncelikle yazmak istediklerim konusunda bana sınır getirmiyor. Çünkü bloğum moda, seyahat, kültür-sanat ya da yeme-içme gibi tek bir alan üzerine kurulu değil. Ayrıca bloğumda yer alan yazılar test edip onaylanmıştır. Yani ne okumadığım bir kitabı, ya da kullanmadığım bir makyaj ürününü yazmıyorum.  Blog yazmak ne kadar vaktini alıyor? Hergün post girer misin?
Konusuna göre değişiyor. Bazen gündemi meşgul eden bir konu üzerine yazıyorsam bu köşe yazısı niteliğinde oluyor ve uzun sürüyor ama yazı bir ürün üzerineyse deneyimlerim üzerine düşüncelerimi yazmam yeterli oluyor ki bu da fazla bir zamanımı almıyor. Her gün post girme konusuna gelince; bazı günler 3 post girişi yaptığım gibi bazı günler hiç giriş yapmadığım da oluyor.
Blog yazmaya başladıktan sonra blogger ya da takipçi arkadaşların oldu mu?
Çok ilginç ama evet arkadaşlarım oldu. Çünkü bazı ortamlarda bir araya geliyorsunuz ve birbirinizin neler yaptığını merak ediyorsunuz.
Sosyal medyanın gücüne inanıyor musun? Ne düşünüyorsun bu konuda?
Bu güç artık inanmanın ötesinde. Sosyal medya denen bir varoluş var artık ki ‘Arap Baharı’ bunun en önemli kanıtı.
Blog ödülleri yarışmalarına katılıyor musun?
Katılmıyorum, çünkü hem bloğum hem de bir blogger olarak çok yeniyiz. Ancak her iki anlamda da gelişme kaydettiğimde bu yarışmalara katılmayı mutlaka düşünüyorum.
Hangi blogları takip ediyorsun?
Daha önce de dediğim gibi tek bir alana bağlı kalmadığım için farklı bloglara zaman zaman neler yapılmış diye baktığım oluyor. Ama tabii ki arkadaşlarımın bloglarını her zaman takipteyim. 


.

27 Kasım 2011 Pazar

Bloggerların acımasız dünyası!


Biliyorsunuz ben bloglarla besleniyorum ve dolayısıyla bloggerlar ile de yakın temastayım. Onları ilgilendiren her konu ile yakınen ilgiliyim bir de. Uzun zamandır birşey gözlemliyorum. Biliyorsunuz bloggerlar, reklam ve PR ajanslarıyla ortaklaşa çalışıyorlar. Ajanslar tarafından eventlere davet ediliyorlar ve karşılığında bloglarında bu eventleri anlatıyorlar. Dolayısıyla markalar için yeni bir reklam mecrası oluşturuyorlar. Ancak bloggerlar kendi aralarında bazen gereksiz "ego" yarışına giriyorlar. Hırslarının kurbanı oluyorlar sanıyorum. Bazı bloggerlar reklam ve PR ajanslarını arayarak "filanca bloggerı neden bu eventlere çağırıyorsunuz onun bu konuyla ilgisi yok" gibi baskı uyguluyorlar. Bu baskılar sonucu da o bloggerlara davetiye gitmiyor. Davetli listesinden çıkarılanlar; bloggerlığa yeni başlamış, belki çok takipçisi olmayan ama olması için çabalayan, fırsat verilmesi gereken, önünün açılması ve desteklenmesi gereken bloggerlar. Ancak onlar neden artık davet edilmediklerini, hem de kimlerin, hangi bloggerların yüzünden bu duruma düştüklerini biliyorlar. Ne garip durumlar. Neredeyse birbirinin kuyusunu kazma noktasına gelenleri, biribirinden nefret edenleri bile duyuyorum, dinliyorum. Hiçbir şeyin uzaktan göründüğü gibi olmadığı bir kez daha onaylandı. Uzaktan naif, çocuksu ve eğlenceli görünen blogger dünyası, içine girince acımasız ve yaralayıcı yüzünü gösterdi...

.

Mustafa Soydan'ın projesine katkıda bulunun...



Mustafa Soydan'ı belki hepiniz tanımıyorsunuz. Geçen gün bahsetmiştim illüstrasyonlarından... Moda ile ilgili illüstrasyonlar çiziyor. Sabah bana uğradı ve bir projesinden bahsetti. Kahve molasında, sabah vapurda giderken, yani bulduğu her fırsatta sürekli çiziyor Mustafa. Bu onun için bir tutku ve tutkuyla yaptığı bu çizimlerini de daha çok kişiyle paylaşmak istiyor. Hatta insanların üstlerinde, çantalarında, ayakkabılarında, duvarlarında görmek istiyor... Bununla ilgili bir projeyi de hayata geçirmek üzere. Sizden isteğim bu konuda fikirlerinizi ona mail atmanız ya da bu yazının altında yorum olarak paylaşmanız. Bazen fikirler üstüste konunca küçük projeler devleşir. Neden olmasın haydi fikrinizi yazın:)

Mesela bu illüstrasyonlara sahip olmak ister misiniz?
Bu illüstrasyonları nasıl bir ürün halinde görmek istersiniz?
Ayakkabı, çanta, aksesuar, çorap, tablo vs... ne ama?
Dilerseniz bu adrsten tüm illüstrasyonlara bakabilirsiniz... http://mustafasoydan.blogspot.com/
Bana sorarasanız ben en üstteki kızın, duvar tabağını asmak isterim salonuma.

Mustafa'ya not: Çektiğim videoyu yükleyemedim bir sorun oldu blogspotta, ama bekleyemedim postu girdim, sabırsızım da:)

Hadi öptüm hepinize iyi pazarlar:)))


26 Kasım 2011 Cumartesi

PR ve reklam ajansları bülten göderirken dikkat!



Blog Ödülleri kazanan bloggerların, yarışmadan sonra blog hayatlarında nelerin değiştiğiyle ilgili araştırmamı yapmaya devam ediyorum... Geçen sene Turkcel Blog Ödüllerinde Gezi kategorisinde 2. olan
http://www.aylakilsu.com/ un blogger'ına sordum bu sefer. Bakın yarışmadan sonra ne değişmiş ne değişmemiş... 

"Blogger'lık hayatımda hiçbir şey değişmedi. Ödül aldığımdan beri bol bol içeriğimi bedava kullanmak isteyen dergi ve internet sitesi oldu. Ceşitli PR ajanslarının bültenlerini ve davetiyelerini alıyorum, büyük çoğunluğu benim blog konumla ilgisi olmayan konularda. Olumlu gelişmeler ise; bircok yeni takipçim oldu. Birkaç seyahat blogger'ı ile tanıştım, halen sitelerini takip ediyorum." 

Demek ki neymiş? 
PRcılar ve reklam ajansları bülten gönderirken biraz daha seçici ve dikkatli davranmalılarmış...



.

Mustafa Soydan ismini ileride çok duyacağız...


Son dönem yayıncılık sektöründe, hem sektörün farklı materyal isteği hem de internetle beraber gelişen elektronik çizimler hızla yayılmaya başladı. Yayıncıların, sadece fotoğrafın yeterli olmadığını anlamasıyla birlikte, çok eski bir teknik olan çizim, fotoğrafla flört etmeye başladı. Bu arada Holywood, illüstrasyonun hiç de hafife alınmayacak bir öğe olduğunun altını defalarca çizdi ve gişe hasılatlarıyla da bunu gösterdi. Bugün illustrasyon; sinema, internet, reklam ve yayıncılık hayatının baş kahramanlarından biri. Mustafa Soydan da bu işe gönül vermiş, çizmeden duramayan genç bir illüstrator. 
freemag e-dergide geniş geniş röportajını okursunuz. Buradan sadece şunu söylemek istedim; 2.5 sene önce İstanbul'a geldi ve bu işte çok yeni olmasına rağmen dikkatleri üstüne çekmeyi başardı. Eğer kendisini tanımıyorsanız mutlaka takibe alın ileride adını çok duyacağız. (Twitter adresi @mustafasoydan)

http://www.mustafasoydan.com/ adreslerinden de hem sitesine hem bloguna ulaşabilirsiniz... 





Büyük kitlelere ulaşmak için harekete geçin.

 Geçen sene Turkcell Blog Ödülleri yarışmasında Kültür ve Sanat kategorisinde 2.liği kazanan Sigara Yanıkları'nı http://sigarayaniklari.blogspot.com/ adresinden inceleyebilirsiniz... Ben sitenin bloggerına; ödülü kazandıktan sonra blogu ve bloggerlık hayatı ile ilgili neler değiştiğini sordum... Bakın cevabı burada;
 
  "İlginiz için teşekkürler. Öncelikle tamamen amatör ruhla, bir beklenti içine girmeden devam ettirdiğimiz işlerin böyle büyük organizasyonlarla daha fazla insanlara ulaştırılması oldukça teşvik edici oluyor. Bizim asıl işimiz blog yazmak değil, buna kendimizden vakit ayırarak yapmamız gerekiyor. Geçen yıl gelen ikincilik ödülüyle birlikte bu şevk bir kat daha arttı. Amacımız sinema ve tek hedefimiz daha fazla kitleye bu filmleri izletebilmek. Blog ödülleri bu amacımızda bize yardımcı olduğu için minnettarız.


Demek ki neymiş? Amaçlarınız veya yaptığınız iş her ne olursa olsun, içinde daha büyük bir kitleye ulaşmak gibi bir amaç barınıyorsa, blog açmak, blog ödülleri yarışmalarına katılmak size çok şey kazandırabilir. Harekete geçin!



.

25 Kasım 2011 Cuma

Geçen senenin ödüllü blogu Kelebek Diyeti

Turkcell Blog Ödülleri'nin neticelenmesine az kaldı. 5 Aralık'ta öğreneceğiz derece alanları. Ben de bir taraftan bu yarışmaların faydalarını inceliyorum. Önceki yıllarda kazanan bloggerlara soruyorum; ödül aldıktan sonra değişen birşey var mı, neler değişti? Bazısı pek birşey değişmedi diyor, bazısı da çok şeyin değiştini söylüyor.
Geçen senenin Blog Ödüllerinde En İyi Kadın Blogları kategorisinde 2. olan Kelebek Diyeti'nin bloggerına da sordum, bakın cevabı;

"Blog ödülleri en iyi kadın blogları 2.liği hem blogum hem de benim için farklı bir deneyimdi. Öncelikle izleyici sayım arttı. Farklı blog yazarları tarafından da tanınmamı sağladı ve böylece hayatıma çok güzel insanlar kattı. Kelebek Diyeti'nin sosyal medyada tanınan ve firmaların takip ettiği bir blog olmasını sağladı. Mesleğimin yanında artık bloggerım da diyebiliyorum."

Blogu da buradan inceleyebilirsiniz; http://www.kelebekdiyeti.net/


Merve Hasman artık sadece bir sosyetik değil



 Sosyete ve cemiyet hayatının sevilen (X) çifti Nurettin Hasman ve Güliz Onursal'ın kızları Merve Hasman; yıllardır üzerine yapışan "Nurettin Hasman'ın kızı" etiketinden kurtulup, son dönemlerde fotoğrafçılığıyla gündeme gelmeye başladı. Aynı zamanda bir blogger olan Hasman'ın dikkat çeken fotoğraflarına blogundan; 
http://mervehasman.blogspot.com/  bakabilirsiniz...
 Bu arada ben bu konuyla ilgili Bursa'da olanları ilgilendiren bir haber vereceğim. 2-16 Aralık arasında Kentmeydanı AVM'de  Merve Hasman'ın “Face to Face with İstanbul” sergisini gezebilirsiniz.

Hasman fotoğraflarını İstinye, Kızkulesi, Kartal, Ortaköy, Karaköy gibi semtlerde çekmiş. Bu semtleri kendi gözünden, bir başka bakış açısıyla görmüş, çekmiş bize de bakmak kalmış:=)
Merve'ye fotoğraflarının esin kaynağını sordum, bakın ne dedi; 
“Sanırım İstanbul muhteşem bir ilham kaynağı bütün sanatçılar için. Her köşesinde belki de genel hayatımızda dikkat etmediğimiz fakat detaylarda gizli tarihiyle, boğazdaki trafiğiyle ve hiç bitmeyen aşk hikayeleriyle her gün yeni bir 'ben' keşfedebildiğim bir yer İstanbul. Sergiye katılanlar sadece gözleri ile değil, bütün duyularıyla fotoğraflara bakabildikleri zaman sanırım çok daha farklı bir hisle ayrılmış olacaklar oradan.” 

 Merve'nin blogundaki fotoğraflarından birkaçını paylaşıyorum devamı için blogu takibe alın... http://mervehasman.blogspot.com/





 .

Yuppiii bloggerlar artık zengin olabilir:)

     

Geçtiğimiz günlerde bloggerlar için yine çok önemli bir gece düzenlendi. Binlerce bloggera bireysel yayıncılık ağı oluşturan Bumerang sistemi, şimdi de bloggerlara para kazandırmayı hedeflediğini açıkladı.  Gecede ayrıca Bumerang Blog Ağı'nın en iyileri ödülleri de verildi.


 Yılların fikri mülkiyet ve teknoloji birikimini sosyal medyadaki yepyeni projeleri Bumads'e aktardıklarını anlatan Hürriyet İnternet Grubu Başkan Yardımcısı Erhan Acar yaptığı konuşmada, 'yapılmayanı yapmak' sloganı ile yola çıktıklarını söyledi. 'Garaj ruhu' ile Bumads'i kurduklarını belirten Acar konuşmasını, "4 yıl önce Bumerang sistemini kurduk,  binlerce blog ve site ile Türkiye'nin en büyük bağımsız ve bireysel yayıncılık ağını oluşturduk. Onlara trafik, görünürlük sağladık. Şimdi de burayı bir reklam ekonomisi haline getiriyoruz. Bloggerlar artık emeklerinin karşılığını sadece trafik değil, iyi gelirler kazanarak da alacaklar. Hayalimiz; bir seyahat blogcusunun görmediği bir ülkeye Bumads aracılığıyla kazandığı parayla gidebileceği, bir fotoğraf blogcusunun istediği yeni kamerayı alabileceği, bir sinema blogcusunun ise daha fazla film izleyebileceği bir reklam ekonomisi yaratmak." diyerek tamamladı.






Uzun zamandır büyük bir heyecanla beklenen Bumerang ödüllerinin oylama süreci reklam, pazarlama, sosyal medya ve iletişim dünyasının seçkin isimlerinden oluşan bir jüri ve kamuoyu değerlendirmesiyle yapıldı.
Ödül alan kategori birincileri şöyle;
En Tarz Blog : http://hakancezhifi.stereomecmuasi.com ile Hakan Cezayirli
En Çalışkan Blog : http://egoistokur.com ile Gülenay Börekçi
En Sosyal Blog : http://www.semiyun.com ile Muhammed Ümit Ateş ve Mertcan Ermiş
En Bilge Forum : http://www.grafikerler.org ile Ömer Yıldız
En İyi Yerel Site : http://www.erzurumrehberi.net ile Rıdvan Gülbaran
Jüri Özel Ödülü : http://www.businessonair.net ile Ertuğ Fıratlı

Geceye Hürriyet Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı, Hürriyet İcra Kurulu Başkanı Hasan Hakkı Yılmaz, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu, Doğan Haber Ajansı Genel Müdürü Uğur Cebeci, Hürriyet İnternet Genel Yayın Yönetmeni Fatih Çekirge ve Hürriyet Gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök de katıldı.